Bana öyle geliyor ki, çocuk ile gezmenin yegane püf noktası çocuğun seyahate alışması. Sanırım yabancılarla aramızdaki en önemli fark da bu. Onlar hiç sakınmadan el kadar bebekleri sırtlayıp kendilerini yollara vurabiliyorlar, böylece çocuk küçük yaştan itibaren yolculuk ya da yolda olma kavramına alışıyor.
Ben oğlum Efe de (kısaca cin cin de diyebiliriz :) denedim ve henüz üç yaşında olmasına rağmen, çok iyi bir yol arkadaşı ve şimdiden kıdemli bir gezgin olduğunu söyleyebilirim. İlk yolculuğumuza cin cin yirmi günlükken çıkmıştık. Bir saat yirmi dakikalık uçak yolculuğu beni çok telaşlandırmıştı. Ama korktuğum gibi olmadı. İniş ve kalkışta basınç bebeklerin kulaklarını etkilediğinden hemen huzursuzlaşmaya başlarlar. Böyle durumlarda bebeği emzirmek ya da mama ile besleniyorsa biberonu veya en azından suluğunu vererek yutkunmasını sağlamak yararlı olacaktır. Bebeklerle uçak seyahatine ilişkin diğer detayları “Uçak Yolculukları” başlığı altında bulabilirsiniz.
İşin başında itiraf etmem de fayda var sanırım. Ben öyle sakin, evhamlanmayan annelerden değilim. Doğru ya da yanlış anneliğin daha çok içgüdüsel oluğuna inanıyorum. Bazen cin cin'in de beni delirttiği, elimde olmadan ona bağırdığım zamanlar olabiliyor. Tâbi hemen içimin eriyip ufaklıkla sarmaş dolaş olduğumu belirtmeme gerek yok. Annelerin bu samimi itirafını anlayacaklarını umuyorum.
Demeye çalıştığım o ki, çocukluyum tatile gidemem, gitsem de rahat edemem diye endişeye kapılmayın. Peşin hükümlü davranmadan bir deneyin... En önemli tarafı bu, deneme sayısı arttıkça çocuğun alışması da o denli kolay oluyor. İyi bir hazırlık ve biraz cesaret...
Hazırlık kısmında sizlere nacizane üç yıllık kendi tecrübelerimle destek olmayı umuyorum, eee cesaret kısmı da size kalıyor :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder