7 Eylül 2010 Salı

BODRUM BODRUM

Bir gün öncenin yorgunluğunu banyo ve güzel bir uyku ile atmış olmanın tatlı rehaveti ile uyanıyoruz. Cin cin’in Bodrum’a ilk gelişi değil. Tabii bunda bir gün İstanbul’dan kaçıp buralarda bir köye yerleşmek istememin, sonra aslında buradaki hayatın da göründüğü gibi olmadığını keşfedip vazgeçmemin ve bu keşifler sırasında sık sık gidip gelmemizin de etkisi büyüktür sanırım.



Bununla birlikte günün ilk durağı olan Zeki Müren Müzesi’ne ilk defa gidiyoruz. Zeki Müren’in bir dönem ev olarak kullandığı, Halikarnas’a inen dik yokuşun hemen ortalarında deniz manzaralı, son derece sade hatta mütevaziliği ile insanı hayrete düşüren bir tipik Bodrum evi. Zeki Müren’in kullandığı kıyafet ve aksesuarlardan tutun da arabasına kadar kullandığı tüm eşyalar şimdi müze olan evinde sergileniyor. Zeki Müren’in Osmanlı Süsleme Sanatları ile ilgili eğitim aldığını ve sahne kıyafetlerini kendisinin tasarladığını biliyor muydunuz? Demek ki gerçek sanatçılık her anlamda yaratıcı ve üretken olabilmeyi gerektiriyor. Tek üzüntüm yurtdışında görmeye çok alışkın olduğumuz her müzenin çıkışında mutlaka yer alan “hediyelik eşya” köşelerinin bizde yaygınlaşmaması. Hani yani kötü mü olurdu, müzenin girişinde küçük bir alanda eski Zeki Müren plakları, plak şeklinde biblolar, minik Zeki Müren heykelleri filan satılsa, bunlardan elde edilen gelir yine müzeye harcansa...




Müzeyi bitirip sahil şeridinden çarşı içine çıkıyoruz. Grubun hedefi Bodrum Kalesi. Ama cin cin ve ben orayı birkaç kez fethettik o yüzden bu sefer hakkımızı özgürce Bodrum sokaklarında gezmekten yana kullanıyoruz. Meraklıları için kaleyi daha önceki gezi notlarımdan derleyip kısaca anlatıyorum;



Bodrum deyince akla ilk gelen görüntüdür, kalenin sizi beldeye adım atar atmaz karşılayan vakur duruşu ile her köşeye hakim tavrı. 1406-1523 tarihleri arasında inşa edildiği, St. Jean Şövalyeleri’nin kalesi olduğu, eskiden St. Peter Kalesi olarak anılırken bugün Sualtı Arkeoloji Müzesi olarak anıldığı biliniyor, hafızam beni yanıltmıyorsa doksanlı yıllarda Avrupa'da Yılın Müzesi Yarışması'nda bir de ödül kazanmışlığı var. Fransız Kulesi, İtalyan Kulesi, Alman Kulesi, Yılanlı Kule ve İngiliz Kulesi gibi çeşitli kulelerin yanında, iç kaleye ulaşmak için geçilen yedi kapısı mevcuttur.



Sualtı Arkeoloji Müzesi’nin koleksiyonlarında bulunan eserler arasında Türk Hamamı, Amphoralar, Doğu Roma Gemisi, İşkence ve Katliam Odaları, Cam Batığı, Sikke ve Mücevherat Salonu, Karyalı Prenses Salonu, Cam Salonu ilk akla gelenler...



Detaylı bilgi için;







Siz de bizim gibi daha önce kaleye gezdiyseniz Bodrum’un uzun çarşıcı boyunca tur atabilirsiniz. Yaz aylarında gündüz, özellikle de sabah erken saatlerde tenhalığı sayesinde Bodrum çarşısında bebek arabası sürmek bir keyiftir. Ancak sakın bu sizi yanıltmasın gündüz ne denli kolaysa akşam da barlar sokağı trafiği ve kalabalık nedeniyle o denli zordur.



Çarşıda bebeklerle dolaşmanın zorluğu:



Bodrum merkez ve çarşı içinde alt değiştirme ya da bebek odası maalesef yok. Bu kadar turistik bir beldenin bunu düşünemiyor olması gerçekten üzücü. Cin cin üç aylıkken geldiğimizde bu sorunu Mc Donalds’ın sabahları nispeten sakin olan üst katında iki sandalyeyi birleştirerek halletmek zorunda kalmıştık. Ayrıca bir de çarşının bitimine yakın kitap fuarının karşı köşesinde Denizciler Lokali var. Personeli son derece güler yüzlü ve yardımsever, isterseniz kumsalda oturma şansınız da var, sandalye birleştirerek alt değiştirme operasyonu için uygun, fiyatlar çok makul...

Çarşıda 3-4 yaş çocukları ile dolaşmanın zorluğu:



Her köşe başında oyuncakçılar, çizgi film kahramanlarının süslediği t-shirtleri satanlar ve dondurmacılar olması bu yaş grubu ile çarşıda dolaşmayı neredeyse imkansız kılıyor. Cin cin tam bir alışverişkolik, daha doğrusu poşet hastası. Defalarca bu poşetlerin ağaçların kesilmesine neden olduğunu bu yüzden yakında parklarda oynayamayacağını anlatmış olmama rağmen dükkanlardan, özellikle elinin boyutunda küçük poşetler (ya da kendi deyişiyle “bidigo” lar) almaya bayılıyor ve beni her seferinde çileden çıkartıyor 



Çarşı gezisi için ilk önerim Engin Dalyancı’nın atölyesi. (buraya mağaza demek haksızlık olur) Ben tam bir deniz tutkunu olduğumdan ve dekorasyonda da bu öğeleri kullanmayı çok sevdiğimden dört yıl kadar önce Engin Dalyancı ile ilk karşılaşmamda hayran kalmıştım. Bir yer düşünün ki her şey balık ve deniz temasında. Bardaklar, duvar süsleri, resimler... Geçen yıl tekstil sektörüne de geçtiler. Sanki içerisi bile yosun kokuyor. Öyle bir sanat ve emek. Anlatmakla olmaz gidip mutlaka görün. Bu gezide satın aldığım balıklı peştamal, bavulda havludan çok daha az yer kaplıyor, çarçabuk kuruyor...




Meraklısına;







Diğer bir öneri ise Tarihi Yunuslar Fırın. 1876 yılında Bodrum Cumhuriyet Caddesi üzerinde kurulmuş eski bir ekmek fırını. Şimdilerde ise patlıcanlı böreği, meyveli tartları, kekleri ve limonatası dillere destan. Ancak bu kadar taze ve leziz olabilir her şey. Birkaç yıl evvel restore oldu ancak hala bar taburesi dışında oturup da yemek için elverişli değil. Bu yüzden tatlınızı elinize alıp gezerek yemeniz lazım ama sadece vitrini bile görmeye değer.



Yunuslar Fırının hemen karşısında BAÇ Pansiyon. Merkezde kalınabilecek makul fiyatlı, oda kahvaltı çalışan bir aile işletmesi. Yakın zamanda butik konsepte geçtiler. Asansör olmaması dışında çocukla konaklama için uygun. Deniz tarafı odalarda müthiş bir manzara ve sükunet.







Bir diğer otel tavsiyesi de Gümbet’ten. 2010 yılında açılmış pırıl pırıl masmavi bir otel tam anlamıyla denize sıfır. Personeli güler yüzlü, hizmet kalitesi butik otel tadında, toplamda 40 oda civarında, çocukla rahat edilebilecek bir otel, ilgisine duyurulur;







Bu arada Bodrum otogarın içinde çay bahçelerinin arasındaki emanetçiler saatliğine 5 TL alarak (çok parçanız varsa mutlaka pazarlık yapın) bavullarınızı alıyor. Böylece siz de otobüsünüz kalkıncaya kadar sokaklarda keyif yapabiliyorsunuz. Aklıma gelmişken yazayım dedim.



Bir de çarşının hemen girişinde caminin karşısından deniz tarafına doğru girerseniz uygun fiyatlı çocuk mağazaları var, duyurulur...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder